Sağlıklı yaşamın doğal yaşamdan geçtiğinin daha iyi anlaşıldığı günümüzde doğal beslenmeye daha çok önem verilmeye başlandı. Bu bakımdan doğanın bir mucizesi olan bitkiler tohumlar, yaşam ve beslenme alanlarımızda çok daha geniş yer almaya başladı. Bu bağlamda yaşamımıza giren spirulina da yüksek besin değerine sahip ve sağlığa faydalı olduğu için tüketilmekte. Bizim son yıllarda tüketmeye başladığımız spirulina, aslında asırladır tüketilen mikroskobik su yosunudur. Son dönemlerde “süper besin” ya da “denizden gelen mucize” şeklinde anlatılan spirulinayı daha yakından tanımakta fayda var.

Basitçe su yosunu olarak tanımlayabileceğimiz spirulina, teknik olarak bir bitki değil, bir tür siyanobakteridir. Yani spirulina; mavi-yeşil algler, mavi-yeşil bakterilerden bir tür. Tıpkı evlerimizdeki akvaryumun suyunu yeşile dönüştüren, suyu bulanıklaştıran, akvaryum cam ve tabanında yosun katmanı oluşturan “şey” bir siyonabakteridir. İşte bu spirulina; tropikal iklimlere yakın iklimlerde, türüne göre okyanusta veya tatlı sularda yaşayan, bakteri benzeri mavi-yeşil canlılardır.

Spirulina mikroskobik spiraller şeklinde büyüyor ve bu spiraller de birbirilerine yapışıp bir tabaka halini alıyorlar. Hal böyle olunca bu bakteriyi toplamak da kolay oluyor. Genel olarak koyu mavi-yeşil bir renkte olan spirulinanın gayet yumuşak bir tadı var. İşte bu paragraflar dolusu anlattığım spirulina hem besin takviyesi olarak hem de sakız, şeker veya diğer paketli yiyeceklerde gıda boyası olarak kullanılabiliyor.

Spirulina nasıl yetiştiriliyor?

Eğer spirulina, gıda takviyesi olarak kullanılacaksa özel olarak yetiştirilmesi gerekiyor. Bu sayede spirulinanın zehirli atıklarla, zararlı maddelerle kirlenmesi de engellenmiş oluyor. Ancak spirulinanın yetiştirilebilmesi için tropikal bir iklim, çok güçlü bir güneş ışığı, saf su kaynağı ve kirlenmemiş bir çevre gerekiyor. Hatta güneş ışığı ne kadar güçlü ve etkiliyse spirulina o kadar çok besin maddesi üretir. Buradan da anlayabileceğimiz üzere bunu yetiştirmek için uygun şartları bulmak epeyce zor.

Sadece güneş ışınlarını değil, sudaki maddeleri de kolayca emen spirulina, yetiştirilen suda ağır metal, zehirli atık varsa, onları da içine çekiyor. Eğer bu uygun koşullar sağlanmadan üretilirse spirulina faydalı değil, aksine çok zararlı hale gelir.

Bunun için hazırlanmış özel temiz sularda yetiştirilen spirulina toplandıktan sonra, yine kendiseine özel ve uygun teknolojik olanaklarla kurutulmaktadır. Bu teknoloji spirulinanın çok kısa sürede kurutulmasını sağlayarak oksitlenme oluşumunu da önler. Böylelikle kurutulan spirulina da toz haline getirilerek ya da tablet şeklinde paketlenerek gıda takviyesi halinde tüketime hazır hale gelir.

Spirulinanın faydaları nelerdir?

Pek çok üretici ve satıcı firma tarafından dünyanın dört bir yanında “mucize ürün” olarak piyasaya sunulan spirulina, pek çok kişi tarafından hastalıklara çare olarak görülüyor. Oysaki tıpkı diğer şifalı doğal kaynaklar gibi spirulina da doktora danışılmadan, onun önerisi olmadan tüketilmemelidir. Zira diğer gıda takviyelerinde olduğu gibi spirulinanın da nasıl, ne sıklıkla, ne kadar kullanılabileceğini bir uzmandan öğrenmekte fayda var.

Spirulinanın karaciğer, kalp, alerjiler ve depresyona iyi geldiğine dair veriler ve iddialar mevcut. Ancak bu konuya dair araştırmalar da halen devam etmektedir. Şimdiye kadar yapılan araştırmalardan elde edilen güçlü veriler spirulinanın tüketimini destekler nitelikte. Yine de her bünyenin kendi özgü özellikler taşıdığını da göz önünde bulundurarak doktora danışmadan tüketmemek en doğrusu olacaktır. .

Spirulinaya dair yapılan araştırmaların sonuçları günlük kullanım için genel olarak 2000- 3000 miligramlık dozaj öneriliyor. Bu bakımdan halen piyasada bulunan her biri 500 miligramlık olan tabletlerden günde 4 – 6 tablet şeklinde tüketilmesi uygun görülüyor. Ancak bu verileri de akılda tutarak mutlaka ürün ambalajı üzerindeki kullanım tavsiyeleri veya uzman doktorun önerisi dikkate alınmalıdır.

Vücudunda her hangi bir sağlık sorunu yaşayan kişilerin ilk olarak modern tıp olanaklarını kullanmaları zaten akla en yatkın olandır. Ancak doktor da sakınca görmüyorsa uygun gıda takviyesinin alınmasında da elbette ki sakınca değil fayda vardır.

Kimler, ne zaman spirulina takviyesi kullanmalı?

Spirulina, daha çok kalp hastalıkları ya da metabolizmayla ilgili şikayetler için öneriliyor. Bunların yanında kilo verme, diyabet ve yüksek kolesterol sorunlarında da spirulina takviyesine ihtiyaç duyulmakta. Ayrıca bazı uzmanlar kaygı, stres, depresyon, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi zihinsel ve duygusal rahatsızlıklarda da bu takviyeyi önermektedir.

Spirulina takviyesinin; bağışıklık sistemini güçlendirdiği, hafızayı kuvvetlendirdiği, enerji verdiği, metabolizmayı hızlandırdığı, kötü kolesterolü düşürdüğü, yaraların daha hızlı iyileşmesine yardımcı olduğu, besinlerin sindirimini kolaylaştırdığı ve bağırsakların fonksiyonlarını düzenlediği düşünülmekte. Bununla birlikte adet öncesi sancılar, ağrılar için de tavsiye ediliyor.

Ayrıca Spirulina’nın antioksidan özellikleri sayesinde, yaşlanmayı geciktirici, hücre yenilenmesini hızlandırıcı etkisi olduğu iddia ediliyor. Tüm bunlardan yola çıkarak ne zaman, hangi durumlarda spirulina takviyesi almamamız gerektiğine bir bakalım:

  • Adet öncesi ağrı, sancı, stres şikayetleri,
  • Alerjik reaksiyonlar,
  • Arsenik zehirlenmesi
  • Bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlar,
  • Demir eksikliği,
  • Kalsiyum eksikliği,
  • Depresyon ve duygu durumu bozuklukları,
  • Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu,
  • Şeker hastalığı,
  • Egzersiz performansında düşüş,
  • Hafızanın zayıflaması,
  • Halsizlik,
  • Kalp rahatsızlıkları,
  • Kaygı durumu,
  • Kilo verme,
  • Meige sendromu,
  • Menopoz şikayetleri,
  • Sindirimin sorunları,
  • Yaraların iyileşmesi,
  • Kötü kolesterolyüksekliği gibi şikayetlerin azalması için tıbbi tedaviye ek olarak spirulina alınması öneriliyor.

Spirulina gerçekten fayda sağlıyor mu?

Spirulina; kalsiyum, niasin, potasyum, magnezyum, B vitaminleri, beta karoten ve demir bakımından oldukça zengindir. Bazı uzmanlar tarafından bilimsel tabanda spirulina’nın sağlığa olumlu etkilerine dair çok kesin kanıtlar bulunmadığı iddia edilse de, içerdiği esansiyel amino asitler hesaba katılınca faydaları da daha net anlaşılabiliyor.

Burada önemli olan sizin bunu doğal olarak tüketemiyor olmanız, yani besin takviyesi olarak alabiliyor olmanızdır. Diğer tüm besin takviyelerinde olduğu gibi spirulina takviyesinde de öncelikle doğala yönelmek, ondan alabilecekleriniz başka bir doğal gıdada varsa onları tüketmek daha mantıklı geliyor. Bu bakımdan besleyici maddeleri hap şeklinde değil de yiyeceklerden almak uzmanlara göre çok daha doğru bir yöntemdir. Zira doğal gıdalar sindirim esnasında birbirlerini etkiliyorlar ve bu sayede besin maddeleri vücut tarafından daha kolay emilebiliyor.

Spirulina takviyesi alacak olanlara öneriler ve yan etkiler

Uzmanlar spirulinanın güvenli bir besin takviyesi olduğunu düşünmekteler. Fakat burada spirulinanın ne kadar doğru koşullarda üretildiği sorunsalı önem taşıyor. Zira kötü koşullarda yetiştirilen, üretilen spirulinaya toksik metaller veya zararlı bakteriler bulaşmış olabiliyor. Böyle olunca da karaciğerin zarar görmesi, bulantı, kusma, halsizlik, çarpıntı ve hatta ölümcül risk bile ortaya çıkabilir. Bu bakımdan spirulina takviyesi kullanacak olanlar kesinlikle kaliteli bir ürün almalılar, spirulinanın elverişli ortamda üretilip paketlendiğinden, güvenli tüketim için özel olarak yetiştirildiğinden emin olmalılar.

Spirulinanın bağışıklık sistemini güçlendirdiği düşünülüyor. Fakat lupus, MS, romatoid artrit gibi bağışıklık sistemi hastalıkları olan kişilerde spirulinanın, bağışıklık sistemini gereğinden fazla harekete geçirmesi gibi bir risk de mevcut. Bu bakımdan bağışıklık sistemi hastalıkları olan kişilerin spirulina takviyesi alması önerilmez. Ayrıca bağışıklık sistemi hastalıkları için ilaç kullananlar, kan inceltici ilaç ya da takviye alanlar, hamileler ve bebek emziren kadınlarda da spirulina takviyesinin uygun olmadığı bilinmekte.