Glokom (Göz Tansiyonu) Nedir, Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

  • HASTALIKLAR
  • Glokom (Göz Tansiyonu) Nedir, Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi için yorumlar kapalı
  • 1.415 kez görüntülendi

Glokom (Göz Tansiyonu) Nedir, Nedenleri, Belirtileri ve Tedavisi

Glokom , halk arasında göz tansiyonu veya karasu hastalığı, genellikle gözün ön kısmında üretilen sıvının fazla olması ve basınç yapması nedeniyle optik yani göz sinirlerine zarar veren tehlikeli bir hastalıktır.

Glokom 60 yaşından sonra başta gelen körlük nedenlerinden birisidir ve tüm dünyada en sık kalıcı görme kaybı nedenidir.

Glokom’da kişinin göz sinirinin tolere edebileceğinden daha fazla göz içi basıncı nedeni ile göz sinirinde zayıflama olur ve tedavi edilmezse ilerler.

Glokom kimlerde sıktır ?

Glokom herkeste ve her yaşta görülebilir.

Yeni doğan döneminde anne karnında başlayan veya doğumdan hemen sonra ortaya çıkan tarzda doğumsal (konjenital), erken çocukluk döneminde infantil ve juvenil, 40’lı yaşlarda başlayan formu ile primer açık açılı, başka bir vücut hastalığı ile birlikte olan sekonder gibi değişik formlarda karşımıza çıkabilir.

Her insanda ortaya çıkabilirse de genellikle ortalama 40 yaşın üzerinde her 100 kişiden 1’inde görülür ve kişilerin % 5’inde her iki gözde kalıcı görme kaybına, yani körlüğe kadar gider.

Hastalık akut glokom krizi denen ağrılı ve acil müdahale gerektirecek şekilde de ortaya çıkabilir. Bu türü daha çok yüksek hipermetrop göze sahip göz içinin nispeten dar olduğu kişilerde görülür.

Glokom için risk faktörleri nelerdir ?

Glokom dünyada milyonlarca kişide sık görülen bir hastalıktır. Bununla birlikte bazı faktörler hastalığın ortaya çıkma riskini arttırabilir.

En önemli risk fakörü yaştır. Toplumda 40 yaş üzerinde % 1, 60 yaş üzerinde % 10 oranında görülür.

Ailesinde glokom öyküsü, diyabet, hipertansiyon, yüksek miyopi, yüksek hipermetropi, göz içinde iltihapla giden hastalıklar (üveit), damar hastalıkları ve gözünden herhangi bir ameliyat geçirmiş olma glokom için diğer risk faktörleridir.

Özellikle ailesel geçiş önemlidir, ailesinde göz tansiyonu bulunan kişilerin bu hastalığın görülmesi açısından normale göre 8 kat daha fazla risk altında olduğu bilinmektedir.

Glokom belirtileri nelerdir ?

Glokom’da göz içi sıvısının dolaşımının bozulması, genellikle de boşaltan kanallarda yapısal olarak tıkanıklık olması veya sonradan bazı hastalıklar nedeni ile tıkanması belirtilerin kaynağıdır.

Göz içi sıvısının yeterli boşalamamasına bağlı olarak göz içinde basınç yükselir ve yükselen göz içi basıncı da görmeyi sağlayan göz siniri hücrelerinin beslenmesini ya direk basınçla ya da siniri besleyen damarlardan kanın gelmesini engelleyerek bozar.

Göz siniri hücreleri bu durumda hasar görerek yavaş yavaş öldükçe çevreden merkeze doğru görme alanı kaybı ortaya çıkar. Hasta giderek daralan görme alanı nedeni ile “dürbünden bakar gibi” görmeye başlar.

Bu dönemde sağa sola çarpma, eşyaları devirme yada araç kullanırken sollama sırasında yandaki aracı görememe gibi bulgular olur. Bu dönem de tedavi olunamazsa kalıcı total görme kaybı yani körlük riski doğar.

Bazı glokom tiplerinde özel bazı bulgular mevcuttur.

Örneğin yeni doğan dönemindeki glokom’da bebeğin gözleri normalden iri, saydam olması gereken korneası bulanıktır, gözlerde sulanma ve ışıktan rahatsız olma görülebilir.

Akut glokom krizi denen acil formunda ise hastada gözde ve başta ağrı, görmenin az veya çok bulanması, bulantı- kusma ve gözün ellendiğinde “taş gibi sert” olduğu görülebilir.

En sık görülen, 40 yaş sonrası genellikle belirti vermeden ilerleyen formu olan “primer açık açılı glokom” ise ancak göz hekiminin muayenesi sırasında anlaşılabilir.

Glokom riskini artıran faktörler nelerdir ?

İleri yaş
Ailede glokom öyküsü (genetik yatkınlık)
Sigara
Şeker hastalığı
Migren
Miyopi ve hipermetropi
Yüksek veya düşük kan basıncı
Uzun süreli kortizon tedavisi
Göz yaralanmaları.

Göz tansiyonu yani glokom nasıl ölçülür ?

Göz tansiyonu  göz doktorları tarafından “tonometre” adı verilen bir cihaz ile ölçülür. Gözle temas eden ve etmeyen farklı tipleri bulunmaktadır.

Gözle temas ederek ölçüm yapan modelleri ile daha hassas ölçüm alınır. Bu tonometrelerle göz tansiyonu ölçülmeden önce, göze uyuşturucu bir damla damlatılır. Gözle temas etmeyen tonometre cihazlarında ise tansiyon ölçme işlemi, göze hava püskürtülerek gerçekleştirilir.

Göz tansiyonu’nda sınır kaç olmalı, normal değerler nelerdir ?

Herkes için geçerli olan standart bir göz içi basıncı yoktur. Bazı hastalarda 16-17 mmHg basınç yüksek bulunurken, bazı hastalarda 22-24 mmHg basınç normal sayılabilir.

Göz doktorlarının yaptığı muayeneler sonucunda göz içindeki kan damarları, göz sinirleri ve retina incelenerek basınç değerlerinin o hastaya göre yüksek olup olmadığı tespit edilir.

Göz içi basıncı sağlıklı kişilerde, 5 mm Hg’a kadar artıp azalabilir.

Glokom tanısı nasıl konur ?

Hastalık, çoğu formunda herhangi bir belirti vermediğinden ve oluşan görme kaybı hemen hiç geri döndürülemediğinden glokomda erken tanı çok önemlidir.

Hastalık ne kadar erken tespit edilirse, görme kaybı da o derece az olacaktır. Glokom tanısında konunun uzmanı göz hekimi tarafından yapılan detaylı bir göz muayenesi çok önemlidir.

Bu muayenede görme keskinliğinin belirlenmesinin ve rutin göz kontrollerinin yanı sıra göz içi basıncının yani göz tansiyonunun ölçümü, göz içi sıvısının dışa boşaldığı kanalların yer aldığı bölgenin muayenesi ve göz sinirinin durumunun değerlendirilmesi yapılır.

Göz tansiyonu kişiye özgüdür. Genel olarak 21 mmHg’ya kadar normal kabul edilmesine rağmen bir kişi için normal kabul edilen değer başka bir kişi için anormal olabilir ve göz sinirinin ilerleyici hasarına neden olabilir. Bu nedenle göz tansiyonunun sayısal değeri tanı için sadece önemli bir parametredir. Ancak teşhis ve hastalığın durumunun tespiti göz muayenesinin tamamlanması ile ortaya konabilir.

Yani göz tansiyonu ölçümü tek kriter değildir ve göz tansiyonu normal ölçülen ve göz siniri başka sebeplerle hassas olan kişilerde de glokom hastalığı görülebilir.

Göz tansiyonunun normalden yüksek olduğu veya normal olduğu halde göz sinirinin hasar gördüğünden şüphelenilen olgularda bilgisayarlı görme alanı ve göz siniri analiz tetkikleri yardımcı araçlardır.

Glokom nasıl tedavi edilir ?

Tedavide amaç göz tansiyonunu düşürerek göz siniri hasarını durdurmak ve görme kaybının ilerlemesini engellemektir. Bu amaçla uygulanabilecek yöntemler ilaç tedavisi, lazer tedavisi ve cerrahi tedavi olarak üçe ayrılabilir.

İlaçlar

Bugün için göz tansiyonu için kullanılabilen oldukça fazla sayıda ilaç göz damlası şeklinde mevcuttur. İlaç tedavisinde en önemli nokta hastanın ilaçlarını sürekli olarak düzenli kullanmasıdır.

Göz tansiyonunda hangi ilaçlar kullanılır ?  Glokom’da kullanılan damlalar nelerdir ?

En sık reçete edilen göz damlaları  prostaglandin grubu ilaçlardır. Latanoprost (Xalatan) ve bimatoprost (Lumigan) bu guruptadır.

Beta blokerler de göz içi basıncını ve sıvı üretimini azaltır. Timolol (Betimol, Timoptic) ve betaksolol (Betoptic) örnektir.

Alfa-adrenerjik agonistler, karbonik anhidraz inhibitörleri (Trusopt, Azopt), miyotik veya kolinerjikler (Pilokarpin , IsoptoKarbakol) damlalar da kullanılabilir.

Göz damlaları tek başına göz tansiyonunu istenilen değere çekemediyse, göz basıncını düşürmek için genellikle karbonik anhidraz inhibitörü gibi ağızdan alınan ilaçlar reçete edilir.

Lazer tedavisi

İlacı kullanamama veya başka problemlere yol açması nedeni ile daha fazla kullandırılamadığı olgularda lazer tedavisi ilaca alternatif olarak denenebilmektedir.

Yöntemin seçilmesi ve uygulanması konusunda uzman göz hekimlerince yapılmalı ve hasta yakından takip edilmelidir. Çünkü lazer tedavisinin sonuçları göze göre değişebilmekte ve zamanla etkinliği ortadan kalkabilmektedir.

Ameliyat yani cerrahi tedavi

İlaç veya lazer tedavisine yeterli yanıt vermeyen, fazla sayıda ilaç kullanması gereken olgularda ya da uzun süre ilaç kullanmanın doğru olmayacağı konjenital glokom gibi bazı glokom tiplerinde cerrahi tedavi uygulanmalıdır. Cerrahi tedavi oldukça etkindir.

Kullanılan cerrahi yöntemler son yıllarda giderek artan oranda başarılı olmakta, sürekli ilaç kullanım zorunluluğunu da ortadan kaldırarak etkili tedavi sağlayabilmektedir.

Cerrahinin zamanında yani ileri düzeyde hasar gelişmeden yapılması gerekmektedir.

 

 

Etiketler:

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.