Bu ABLEMMİ OLAN GIDALARI ALMAYIN

  • SAĞLIK HABERLERİ
  • Bu ABLEMMİ OLAN GIDALARI ALMAYIN için yorumlar kapalı
  • 1.883 kez görüntülendi

Bu ABLEMMİ OLAN GIDALARI ALMAYIN

Gıda ışınlama yönteminin amacı ne? Işınlama yöntemi gıdanın besin değerini etkiliyor mu?
Işınlama, bir gıda koruma yöntemi olarak, gıdadaki bazı zararlı organizmaları öldürürken onun raf ömrünü de uzatıyor. Ticari anlamda pek çok faydaları olan bu işlem, gıdanın besin değerini öldürüyor mu? Örneğin vitamin değeri yüksek diye aldığınız bir pul biberin, iyonize radyasyona maruz kalması onu etkiler mi? Bu gıdaları sürekli tüketmek, besin yetersizliğine neden oluyor mu? Peki neden bazı Avrupa ülkelerinde organik gıdaların yanına ışınlanmış gıda koymak yasak?

Gıda ışınlama yönteminin, yapılan araştırmalar sonrasında WHO (Dünya Sağlık Örgütü), FAO ( ), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu) gibi uluslararası kuruluşlar ve çeşitli ülkelerin de değerlendirmeleriyle 1980’li yıllardan beri birçok ülkede kullanıldığını belirten Radyasyondan Korunma Uzmanları Derneği Başkanı Gönül Buyan, işlemin esas olarak “Gıda kökenli hastalık yapıcı E.Coli, Salmonella, Campylo-bacter, Listeria türündeki mikroorganizmaları yok etmek, gıdalarda filizlenmeyi ve olgunlaşmayı engellemek, gıdalara zarar veren böcek, parazit oluşumunu önlemek ve gıdaların raf ömrünü artırmak” amacıyla kullanıldığını söyledi. Buyan bu yöntemin, sterilizasyon amacından daha çok gıdaların korunmasına yönelik başvurulan bir yöntem olduğunu da sözlerine ekledi.

Gıda Işınlama: Raf ömrünü uzatırken insan sağlığını tehdit ediyor mu?
Gıdaların ışınlanması ile ilgili araştırmacıların ve tüketicilerin aklındaki en önemli sorular ise şunlar: Işınlama, gıdanın besleyici yönden değersizleşmesine neden oluyor mu ve en önemlisi de bu yöntem, tüketildiği anda ya da zamanla insan sağlığını tehdit edecek boyutta etki ediyor mu? Tüm Aktar Baharatçı Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiricileri Derneği (TABDER) Başkanı Ayhan Ercan, yöntemin özellikle baharatlarda çokça kullanıldığını belirterek tehlikeleri konusunda şu açıklamalarda bulundu; “Dünyadaki uygulamalara ve araştırmalara dayanarak ulaştığım şahsi kanım; sistematik olarak ışınlanmış gıdayı, kuruyemişleri, baharatları, bakliyatları, etleri, balıkları tüketen insanların vücudunda radyasyon birikeceği yönünde. Bu durumun kanser vakalarını daha da artıracağını göreceğiz.”

IŞINLAMA YÖNTEMİ, GIDANIN BESİN DEĞERİNİ ETKİLİYOR MU?

Yöntemin gıdaların besin değerinde bir değişiklik yapıp yapmadığı konusuna Buyan, “İzin verilen sınırlarda gıda ışınlandığı zaman, gıdalarda bir miktar besin değeri kaybından söz edilebilir. Ama bu durum gıdanın değerini tamamen yitirmesi anlamına gelmez. Bu uygulamalar eğer gıdayı daha temiz bir yöntemle saklama olasılığınız yoksa önerilir.” Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Nuray Güngöroğlu ise, bir gıdanın doğal ortamından toplandığı andan itibaren küflenme, bozulma, toksin üretme gibi tehlikeler barındırdığını ve bu tehlikeler oluştuktan sonra hiçbir yöntemin gıdayı eski haline getiremeyeceğini belirtiyor. Güngöroğlu, hemen tüketilmeyen ve ticari olarak toplanan ve depolanan fazla miktardaki gıdayı korumak için kullanılan en önemli yöntemin bu olduğunu belirtti. Güngöroğlu ayrıca, “Gıdadaki C, A ve E vitaminleri ve B vitamini grubundan Tiamin, ışınlanma işlemine karşı hassaslar. Ama bunlar zaten güneş ışınlarına karşı da hassas. Yapılan araştırmalarda ışınlama sonucu gıdalardaki C vitamini kaybına bakılmış ve yüzde 50’lik bir kayıp olduğu tespit edilmiş. Fakat bu yüzde 50’lik kayıp, aynı zamanda gıda hiçbir işlem görmediğinde, 4-6 hafta depolanma süreci sonuda da oluşabilecek bir kayıp.” dedi.

Gıda ışınlama yöntemi, insan sağlığını tehdit ediyor mu?
İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar‘a bu soruyu yönelttiğimizde ise, yöntemin geniş zamanda beslenme yetersizliğine neden olabileceğini vurgulayarak şu cevabı verdi:

“Biz ilk başta bu yöntemi masum sanıyorduk. Bir dönem bitkilerde farklı soylar elde edilmekte kullanıldı. Sonra gıdaları saklama konusunda uygulamaya karar verdiler. Bu yöntem gıdada kullanıldığında değişiklikler yaratıyor ve insan sağlığına zararlı olup olmadığı tam bilinmiyor. Ayrıca gıdalardaki aromatik maddeler kırılgan olduğu için bu ışınlarla etkileşime giriyor. Ben ileride yaratabileceği muhtemel zararları için kanserin yanında beslenme yetersizliğini de görüyorum. Çok gerekli bir yöntem olduğunu düşünmüyorum. Birçok ülkenin uyguladığı bu yöntem olsa da biz uygulamak zorunda değiliz.”

Gıda ışınlamasının besin değerine olan etkisi hakkında bilgi veren Ercan ise; “Sağlık için tüketilen ürünlerde enzim ve antioksidanlar çok kıymetlidir. İnsanlar, bu besinler için avuç dolusu para dökerken, siz bunların faydalarını ışınla yok ediyorsunuz. Etiket bilinci olmadığı için de insanlar bunu fark etmiyor. ‘Ben yaban mersini aldım, çok sağlıklı’ diyorlar ama ışınlandıysa içindeki faydalı enzimlerin yok olduğunun farkında değiller.” şeklinde konuştu.

Aynı konuya Gamma Pak İşletici Müdür Tuğba Günaydı‘nın bu soru ile ilgili açıklaması ise şöyle; “Işınlanan ürünlerin çok büyük bölümü baharatlar. Türkiye’de tüketilen ışınlanmış baharatlar tüm tüketimin % 5’inden azdır. Tükettiğimiz gıdalardaki baharat miktarını da hesaba katarsak beslenme yetersizliği ile ilgili bir iddia anlamsız olacaktır. Uluslararası Uzay İstasyonundaki astronotların gıdaları NASA tarafından çok yüksek dozlarda ışınlanmaktadır. Beslenme sorunu yaratmayacağı da Eksperler komitesi raporlarında belirtilmektedir.”

IŞINLANAN GIDALAR, DİĞER İŞLEM GÖRMEMİŞ GIDALARI ETKİLİYOR MU?

Konu ile ilgili olarak Ercan, “Fransa’da ve İngiltere’de organik ürünlerin olduğu raflara ışınlanmış gıda koyamazsınız.” şeklinde konuştu. Ercan’a göre bu ışınlar, gıdalarda uzun süre kalıyor ve sadece uygulanan gıdalarda kalmıyor, yayılıyor.

Gıda ışınlama yönteminin alternatifi var mı?
Ancak aynı soruya Güngöroğlu gibi Buyan da aksi bir yanıt veriyor. Buyan böyle bir etkinin kesinlikle söz konusu olmadığını belirterek şu örneği verdi: “Güneşte kalıp kızarmış birinin, yanındaki kişinin kızarmasına neden olmasının imkansız olması gibi bu da imkansız. Işınlanan ürünler hiçbir şekilde ışın kaynağı ile temas etmez, ürünlere radyoaktif madde bulaşmaz ve ürünler radyoaktif hale gelmez.”

Günaydı da buna ek olarak “Işınlama esnasında kullanılan ortalama enerji 1,25 Mev düzeyindedir. Dolayısıyla bu enerji aralığının bir ürünü radyoaktif yapması mümkün değildir.” açıklamasını yaptı.

Etiketler:

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.