Bronzlaşmak İsteyenlere Öneriler

Bronzlaşmak İsteyenlere Öneriler

Yaz geldi, çoğumuz deniz ve güneşle kucaklaşacağımız sahillerle buluşmanın tatlı bir sabırsızlığı içerisindeyiz. Peki, yaz tatillerinin vazgeçilmez unsuru güneşin vücudumuz üzerindeki etkilerinden ne kadar haberdarsınız? Ya da sağlıklı bir bronzluk için neler yapmanız gerektiğini biliyor musunuz?

Ancak, tüm bu faydaları içeren temel hayat kaynağımız güneş, ozon tabakasının incelmesiyle birlikte artık insanlar için bir tehlike unsuru haline gelmeye başladı. Ozon tabakasının incelmesiyle birlikte, yer yüzüne ulaşan ultraviyole radyasyonu miktarında büyük bir artış oldu. Eskiden, yeryüzüne sadece A ve B ultraviyole radyasyonu ulaşırken artık C ultraviyole radyasyonu da ulaşmaya başladı. Peki, ya sonuç? Sonuç hiç de iç açıcı değil. A ultraviyole radyasyonu cildin erken yaşlanması ve kırışmasına neden olurken, B ve C ultraviyole radyasyonları ise deri kanserleri riskini artırıyor. Bu yüzden de sadece deniz ya da havuz kenarında güneşlenirken değil, günün her saatinde güneşten korunmamız büyük bir önem taşıyor.

AÇIK TENLİLER VE KIZILLAR EN RİSKLİ GRUBU OLUŞTURUYOR
Güneşe karşı nasıl korunmamız gerektiğini belirlemede cilt tipiniz büyük bir önem taşıyor. Güneşin zararları açısından en fazla riski, beyaz tenliler, kızıllar ve hiç bronzlaşamayan ya da güneşe çıktıkça deri yanıklarıyla sonuçlanan cilt tipleri taşıyor. Cildin rengi koyulaştıkça yanma riski de o oranda azalıyor. Ancak, esmer tenlilerde de ozon tabakasının incelmesiyle birlikte güneş yanığı oluşması hiç de az rastlanır bir durum değil.

NE ZAMAN GÜNEŞLENMELİ
Yapılan araştırmalar, güneşlenme için en ideal saatlerin sabahları saat 10.00’a kadar, öğleden sonraları ise saat 15.30’dan sonra olduğunu ortaya koyuyor. Bu saatlerin dışında ise, kesinlikle ve kesinlikle gölge yerlere çekilmen ve dinlenmen öneriliyor. Bu arada, beton zeminlerin ve deniz suyunun ultraviyole ışınlarını çok iyi yansıttığını da aklınızdan çıkarmayın. Bu yüzden de gölgede de yanabileceğinizi asla unutmayın.

NASIL GİYİNMELİ
Şapkalar, yüzümüz için tam bir koruma sağlamasa da mutlaka kullanılmalı. Giysilerimiz de güneşin etkilerinin cildimize ulaşmasını engellemiyor. Özellikle, tatil beldelerinde tatil yapanların giysilerini giymeden önce ciltlerine uygun bir koruyucu krem sürmelerinde büyük yarar var. Açık renkli ve pamuklu giysiler, ultraviyole ışınlarını daha fazla geçiriyor. Ancak, koruyucu kremlerle bu etkiyi bertaraf etmek mümkün.
Çalışan kişiler ise, eğer serin bir ortamda çalışıyorsa, koyu renkli giysileri tercih edebilirler. Zira, koyu renkler, ultraviyole ışınlarını yansıttığı için güneşin etkilerini azaltıyor. Ama buna karşılık sıcağı absorbe ediyor. Bu yüzden de serin yerlerde çalışan kişiler, koyu renkli giysileri tercih ederek güneşe karşı daha fazla koruma sağlayabilir.

EN UYGUN KORUYUCU ÜRÜNÜ NASIL SEÇMELİYİZ
– Öncelikle, koruyucu kremlerin güneşe karşı tam bir koruma sağlamadığını unutmayın.
– Güneş kremlerinde yer alan ve SPF olarak adlandırılan farklı derecelerden oluşan koruma faktörlerinden, cilt tipinize en uygun olanını seçmeliyiz. Peki, koruma faktörü ne işe yarıyor? Bunu bir örnekle açıklayalım: Deriniz güneşle buluştuğunda, 15 dakikada kızarıyorsa ve yanma reaksiyonu gösteriyorsa, koruyucu bir kremde yer alan 15 koruma faktörü, sizi güneşe karşı 15×15 dakika koruyacak anlamına geliyor.
– Güneşe en fazla hassasiyet gösteren yaşlılar ve bebekler 45-50 SPF, çok açık tenliler 60 SPF, esmerler 15-25 SPF içeren ürünleri tercih etmeliler.
– Koruyucu ürün seçerken yüzünüz için krem, vücudunuz için süt formundaki ürünler kullanabilirsiniz. Çok yağlı bir cilde sahip iseniz jel formundaki kremler ile serinletici sprey kullanabilirsiniz.
– Terleme, deniz suyu gibi etkiler koruma faktörünün bir kısmının deriden atılmasını sağlıyor. Bu nedenle de koruyucu kreminizi dört saatte bir yenilemeniz gerekiyor.
– Güneş koruyucularını deride emilmesi ve etkin bir koruma sağlayabilmesi için de güneşe çıkmadan yarım saat önce sürmeniz gerekiyor. Aksi takdirde, cildiniz direkt olarak güneşin zararlı etkilerine maruz kalıyor.
– İçinde, havuç ya da hindistan cevizi gibi katkı maddeleri içeren koruyucu ürünleri, güneşin etkisini artırdığı ve egzamaya neden olduğu için önerilmiyor.
– Bitkilerle (örneğin havuç) ya da tablet olarak aldığımız betakaroten de deride boyama etkisi yaratarak hoş bir bronzluk yaratıyor ve aynı zamanda derinin güneşe karşı korunmasına yardımcı oluyor. Tatile çıkmadan önce veya tatil sırasında da betakaroten alabilirsiniz.
– Tatile gitme şansı olmayanlar içinse hoş bir müjdemiz var: Piyasada birçok marka adı altında üretilen self bronzanlar oldukça güvenli bir bronzluk sağladığı gibi, koruma faktörü içerdikleri için de oldukça etkililer.

OLAN OLDU… YA ŞİMDİ
Deniz ve güneş banyosunun ardından cildiniz reaksiyon vermeye başladı. Şimdi neler yapmalısınız?
– Hafif derecede bir yanma ya da kızarıklık oluşmuşsa, soğuk su uygulamasının yanı sıra, uzman tavsiyesiyle anti-allerjik bir ilaç kullanmalısınız. En son olarak da cildinizin rahatlaması ve kaybettiği nemi tekrar kazanabilmesi için nemlendirici bir krem kullanın.
– Yüksek ateş, titreme gibi belirtilerle birlikte, ciltte su toplama, ağrı gibi etkiler görülüyorsa, bu uygulamaların yanı sıra, Aspirin ve uzman tavsiyesiyle antiromatizmal ilaçlar (apranaks) kullanmanızı öneririz.
– Yanma vakalarında asla, sulu pudra kullanmayın. Bu tür ürünler, geçici bir rahatlama hissi yaratsa da, bir süre sonra deriyi gerginleştirir ve daha fazla rahatsızlık verir.

Bu yazı bronzlaşmak için ne yapmalıyım, bronzlaşma yöntemleri, bronzlaştıran bitkiler, bronzlaştıran yağlar, bronzlaştıran krem konusunda bilgi vermek için yazılmıştır.

bronzlaşmak için ne yapmalıyım, solaryumun zararları sadece cilt kanseriyle kalmıyor, neler bronzlaştırır, ne bronzlaştırır, bronzlaşmak için en iyi krem, en çok ne bronzlaştırır, deniz suyu bronzlaştırır mı, en iyi ne bronzlaştırır, yazın yanmak için ne yapmalıyım, bronzlaştırıcı yağlar gebeler için uygun mu

Etiketler:

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.