Bilişsel terapi, insanların şeyler hakkında nasıl düşündüklerini belirleyip, bunları değiştirmeye yardım eder. Bunun bir örneği Albert Ellis tarafından geliştirilen akılcı duygusal davranış terapisidir. Ellis çevremizdeki olaylar, inançlarımız ve beklentilerimizin etkileşiminin sonucu olarak oluşan güçlü duygularımızı ele alır. Bu inançlardan bazıları aşırı güçlü veya aşırı katı olabilir (örneğin; “herkes benim gibi olmalı”). Danışan (hasta) bu inancı değiştirmeyi öğrenmelidir, böylece daha az aşırı ve hayatına müdahale etme ihtimali daha düşük olsun (örneğin; “insanların benim gibi olmasını isterdim ama anlıyorum ki herkes olmayacak”).

Aaron Beck anksiyete ve depresyon için bilişsel terapi temelli bir tedavi geliştirmiştir. Bu terapide, danışanlar uyumsuz düşünce yapılarını değiştirmek için iç diyaloglarına duyarlı hale gelirler. Beck’in belirlediği spesifik prosedürler ile depresyondaki kişi varsayımlarını ve inançlarını sorgulamaya başlar. Danışanlar düşüncelerini nasıl değiştireceklerini öğrenirler.

Psikoterapinin etkili olup, olmadığını araştırmak oldukça zor, çünkü bu terim birçok farklı aktiviteyi içinde barındırıyor. Ama bilişsel terapi denenebilir, çünkü genelde kısa ve orta vadede sonuç verir. Dünyada en çok kullanılan terapi türüdür ve etkinliği birçok defa ispatlanmıştır.

Depresyon ve anksiyete ilaçlarla, psikoterapiyle ya da ikisi beraber kullanılarak tedavi edilebilir. Bazı araştırmalar ilaç ve psikoterapi kombinasyonunun özellikle efektif olduğunu gösteriyor. Bazı anksiyete ilaçları bağımlılık yaratmakla beraber, antidepresanlar için bu yargı genel geçer değildir.

İlaç firmalarının teşvik ettikleri bazı doktorlar bir terapiste yönlendirmek yerine ilaç yazabiliyorlar. Bunun uygun olduğu haller olabilir ama diğer zamanlarda psikoterapiye ihtiyaç vardır. Eğer antidepresan veya anksiyete ilacı alıyorsanız ve problemin bir parçasının çözümlenmediği fikrindeyseniz, bir zihin sağlığı uzmanından yardım almayı düşünün.